Bölgede yapılan kazılardan çıkartılan eserlerin ağırlıkta olduğu müze
koleksiyonu Neolitik Çağ’dan Osmanlı’ya kadar uzanıyor ve etnografik
bölümle tamamlanıyor.
Köşk Höyük Salonu’nda mezar buluntuları, vazolar, tanrı ve tanrıça heykelcikleri yer alıyor.
İkinci Salon’un vitrinlerindeki eserler Eski Tunç Çağı’ndan Asur Ticaret kolonileri dönemine kadar gidiyor.
Üçüncü salon Geç Hitit- Frig dönemine, Dördüncü Salon ise Helenistik, Roma ve Bizans buluntularına ayrılmış.
Beşinci Salon’da Sikke ve Mumyalar, Etnografik Eserler Salonu’nda ise
İlhanlı döneminden başlayarak günlük yaşam içinde kullanılan obje ve
eşyalar var.
Gümüşler Manastırı
Niğde’nin aynı adı taşıyan kasabasında yer alan Gümüşler Manastırı,
farklı mimarisi ve olağanüstü freskleri ile Kapadokya bölgesinin en
önemli yapılarından biri. Pek çok manastırın yer aldığı bölge de
Gümüşler Manastırı “ açık avlulu” tipine örnek oluşturuyor. Kesin bir
tarih verilememekle birlikte 8 ile 12. Yüzyıllar arasında inşa edildiği
düşünülüyor.
Kapadokya bölgesi içinde günümüzde böylesi korunarak gelebilmiş çok
az örnekten biri olan Gümüşler, 14 metre yüksekliğindeki duvarların
çevrelediği bir avlu ile etrafındaki yapı grubundan oluşuyor.
Ana girişin tam karşısında manastırın en önemli yapısı olan kilise
yer alıyor. Kilisenin duvar fresklerindeki farklı üsluplar, burada en az
üç ayrı ustanın çalışmış olabileceğini gösteriyor.
Fresklerin bir bölümünde yer alan av sahneleri ve çeşitli hayvan
figürleri ise Kapadokya’da benzeri olmayan bir örnek oluşturuyor.
Özetle Gümüşler Manastırı “bölgede görülmesi gereken yerler” listesinin başında geliyor.
Yeraltı Şehri
Ortadaki avluda hemen dikkati çeken mezarların yanında su kuyusu ve
erzak depoları yer alıyor. Avlunun bir başka köşesinde ise bir yeraltı
kentinin girişi farkediliyor. Zeminde görülen havalandırma ve haberleşme
tünellerinin ağızları, yeraltı kentindeki sistemin ipuçlarını veriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder